Bizde ve Gazze'de Ramazan ayı nasıl geçiyor?

TAKİP ET

Doğruhaber Gazetesi yazarı Nezir Tunç, Gazze'de yaşanan insanlık dramını ve Ramazan ayının zorluklarını anlatan bir yazı kaleme aldı. İşte o yazı…

Ramazan ayı Müslümanlar için bereket ayı ve maneviyat iklimidir.

15 gündür bu manevi iklimi iliklerimize kadar his ediyoruz.

Camilerde, İslami derneklerde ve evlerde yapılan Kur’an mukabeleleri insana Kur’an-ı azimüşşanın tadını daha da hissettiriyor.

İhtiyaç sahiplerine elden ya da onlara verilmek üzere vekâleten cemiyetlere verilen fitre, sadaka ve zekâtlar insanların kalbini mutmainleştiriyor.

Akraba, dost ve arkadaşlarla yapılan iftarlar, toplumu bir birine daha da kenetliyor ve aralarındaki ülfet ve muhabbeti artırıyor.

Teravihlerdeki toplu ibadet insana daha bir manevi ortam oluşturuyor. Hele bir de istikbalimiz olan çocuklarımızın camideki cıvıltıları geleceğimiz adına bize umut veriyor.

Ailece toplu yaptığımız sahurlar aile fertlerine manevi bir haz veriyor ve aile bağlarımızı daha bir kavileştiriyor.

Bunlarla beraber doğal olarak çarşı pazarlardaki hareketlilik ve koşuşturmaca zaten herkesin malumudur. Davetlilere iftar yemeğini eksiksiz hazırlamak için hane mutfağındaki heyecanı herkes yaşıyor.

İftara yakın bir zamanda trafik lambalarında iftarlık dağıtan İslami STK’ların gönüllü gençleri ayrı bir gurur veriyor insana.

Böylece geçen 15 gün gibi geride kalan 15 gün de bir çırpıda geçiveriyor. Hele hele son 10 gününü itikâfta geçirenler daha farklı bir manevi iklim yaşıyor. Derken, bayram günü gelip çatıyor.

Bu 29-30 günlük tatlı heyecanın finalini bayram sevinciyle taçlandırıyoruz. Bayram namazı, akraba, komşu ve dost bayramlaşmasıyla Ramazan ayının manevi iklimine veda ediyoruz.

Bu anlattıklarımızı az ya da çok hepimiz yaşıyoruz. Ancak Onurlu Gazze halkı ve Yiğit Mücahitler bu manevi iklimi nasıl yaşıyorlar acaba?

Öncelikle şu hususun altını kalınca çizelim ki, Gazze’nin onurlu halkı ve yiğit mücahitleri Ramazan ayının manevi iklimini hepimizden daha çok his ediyor ve yaşıyorlar. Çünkü onlar mücadelenin merkezinde, cihadın ön safında ve okuduğumuz ayetlerin mücessem hali durumundadırlar.

Ancak dünya nimetleri konusunda ciddi kıtlık yaşıyorlar. Doğrusu Gazze halkı zaten 16 aydır iftarsız ve sahursuz olarak oruç tutuyorlar.

Ateşkes ile başlayan kısmi rahatlık işgalci siyonist çetenin yardım tırlarının Gazze’ye geçişini yasaklamasıyla tekrar yerini kıtlığa bıraktı.

Bilindiği gibi işgalci siyonistler Ramazan ayının ilk gününde Gazze’ye yardımların geçmesini yasakladı. Şimdi Gazze’de hastalar ilaç bulamıyor, yemek yapmak için en basit malzemeler bile bulunamıyor. Bulanlar ise ancak kapalı konserve ürünler ile besleniyorlar.

Bu yemekleri de yapanlar dışarıda ateş yakıp ateş üzerinde is ve duman içinde iftar yemeklerini hazırlıyorlar. Hatta ateş yakmak için odun bulmak bile ciddi bir sorun. Bazıları karton, naylon ve pet şişeleri yakarak üzerinde yemeklerini yapmak zorunda kalıyorlar.

İşgalci çeteler Gazze’nin Deyr el Belah’taki en büyük iki su arıtma tesisinin elektriğini kestiği için temiz su bulma konusunda da ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Su olsa bile insanlar uzun kuyruklara girerek götürdükleri bidonlara su doldurup evlerine götürüyorlar.

Ayrıca Gazze’de 170 bin tondan fazla atık birikmiş. Bu durum böyle devam ederse gıda ve su kıtlığından olmasa da salgın hastalıklardan dolayı büyük bir sağlık felaketi yaşanacak.

Evet, Gazze’nin Ramazan ayı böyle geçiyor.

Allah’ım! Tutulan oruçlar hürmetine, okunan Kur’an’lar hürmetine Gazze’deki kardeşlerimize sabır, sebat ve zaferler nasip et. Âmin.

Gazze Ramazan