Dua Dua Dua -1-

TAKİP ET

Dua; bağlanmaktır, Yaratıcının farkına varmaktır

Dua; bağlanmaktır, Yaratıcının farkına varmaktır. Acziyetini bilmek ve bunu el açarak dile getirmektir. Her neye ihtiyacımız varsa yalnızca Allah’tan istemektir. Kimimizin, kimsemizin olmadığının farkına varmaktır. Yalnızca Allah’tan istemektir. “(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fatiha/5)

Dua; Allah’a olması gerektiği gibi aynı zamanda Allah’ın istediği gibi de olmalıdır. Çünkü Yüce Allah bize her konuda olduğu gibi bu konuda da başıboş bırakmayarak yol ve yordam göstermektedir; (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” (Bakara/286)
Kişi yaptığı dualar sayesinde ayakta kalır ve Allah katında değer kazanır. Her zaman ve her yerde değerlenmek ve değer kazanmak için dua etmek gerek, hem de içten ve samimice. Işıkları söndürdükten sonra aradaki tüm perdeleri kaldırarak “ben buradayım, emrine amadeyim, pişmanım, biçareyim” diyebilmektir. İletişimi direkt sağlamak için bütün aracıları diskalifiye etmek, ilahlık taslayanları elinin tersiyle ters köşeye yatırmaktır.

Evet! Sen ve Rabbin!

Resûlullah (sav)… şöyle buyurmuştur: “İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen O’nu görmüyor olsan da O seni görmektedir…” (Buhari, Tefsir, 2) Dua da böyledir ve bu minvaldedir. Yüce Allah’ın seni duyduğunu ve yaptığın bütün dualarına cevap verdiğini bilmen lazım. Karşısına geçerek el pençe durduğun makamı ilahinin farkında olman gerek. Ama temiz elbiseler giyerek, ama helal yiyecekler yiyerek, ama temiz bir ortamda bulunarak dua etmen bu işin birinci ve öncelikli şartıdır.

Her şeyin bir kuralı olduğu gibi dua etmenin de elbette kuralları vardır ve olmalıdır. Bir hadisi şerifte Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah temizdir, sadece temiz olanları kabul eder. Allah peygamberlerine neyi emrettiyse mü’minlere de onu emretmiştir. Allah Peygamberlere: Ey peygamberler, temiz ve helal olan şeylerden yiyin, iyi ve faydalı işler yapın” (Mü’minûn 51) buyurmuştur. Mü’minlere de: “Ey iman edenler, size verdiğimiz rızıkların helal ve temiz olanlarından yeyin” (Bakara 172) buyurmuştur. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar, saçı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açarak, “Ya Rabbi, ya Rabbi” diye dua eder. Halbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir.” (Müslim, Zekat, 65) Dua önemlidir. Ancak helal bir rızık kazandıktan sonra yapılan dua daha da önemlidir.

Her daim dua edeceğiz. Pes etmek, gocunmak, yorulmak, darılmak ve geri dönmek yoktur. Dua bir ibadet olduğuna göre; “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr/99) ilahi fermanı gereği dua, dua yalvaracağız yakin gelinceye kadar.

Yaptığımız duaların kabul edilmediğini, boşa gittiğini düşünmek ve geri çekilmek yok kitabımızda. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s.): “Sizden herhangi biriniz ‘dua ettim de kabul olunmadı’ diyerek acele etmediği sürece duası kabul olunur.” (Tirmizî, Deavât, 12) buyurmaktadır.
Duadan başka bir çaremiz, bundan başka bir şansımız yok. El açacak ve çalacak başka bir kapımız da yok. Hem garip varlıklarız bu dünyada hem de yeterli donanıma sahip de değiliz bu yolculukta. Donanımımız duamızdır. Techizatımız duamızdır. Yetersizliğimizi ancak Yüce Allah’a içten ve samimi yapacağımız dualar ile izale edebiliriz. Sadece sıkıntı anında değil bolluk ve refah anında da dua gerekir. “İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: "İnkarınla az bir müddet zevklen, şüphesiz sen cehennemliksin." (Zümer/8) ilahi fermanı bize duanın sadece sıkıntı ve darlık anında olmadığını asıl duanın bolluk ve ferahlık dönemlerinde olması gerektiğini muştular.
Dua aynı zamanda yetersizliğimizin farkına vararak ilahlaşma yolunda ilerlemekten de alıkoyar. Yüce Allah; “Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır olan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur.

Dönüş ancak O’nadır.” (Mü’min/2-3) Döneceğimiz yerin farkında olursak ilerlediğimiz yola da dikkat ederiz.

Allah’ın bize değer vermek istediğini şu ayetten öğreniyoruz; “(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!..” (Furkan/77) buyurmaktadır. O halde basit varlıklar olarak Yüce Allah katındaki değerimiz yaptığımız duamız kadardır. Ne kadar dua ediyorsak, ne kadar yalvarıyorsak, ne kadar kusurlu varlıklar olduğumuzu ifade ediyorsak o kadar değerliyiz demektir. O halde buyurun (dua ederek) değerlenmeye...

izmir pkk