Eleştirinin Eleştirisi -1-

TAKİP ET

Son dönemlerde: 'Şu Müslümanlar niye böyle?' sorusuyla sıkça karşılaşıyoruz

Son dönemlerde: “Şu Müslümanlar niye böyle?” sorusuyla sıkça karşılaşıyoruz. Bunu dillendirerek yaygınlık kazanmasını sağlayan da Müslüman. Bu gibi konuları sıkça izhar edenlerin hayatına baktığımız vakit İslam’dan emarelere rastlamak da pek mümkün değildir.

Dini bir eğitimden ve dini bir öğretimden zoraki bir şekilde mahrum bırakılan yığınların dine uygun davranmadıklarını ileri sürerek dini küçümsemeye kalkışmalarının, akli ve vicdani hiçbir dayanağının olmadığını özellikle vurgulamak istiyorum.

Çünkü eğitim ve öğretim bireyi şekillendiren, verilmek istenen öğretileri içselleştiren, hayatı sevk ve idare eden ana etmenlerin başında gelir.
Verilen eğitimden elde edilen sonuçların iyi ve doğru olmasını istiyorsak; iyi yerden başlamanın gerekliliği kadar doğru bir eğitimle ilerlemenin lüzumunu vurgulamaya bilmem gerek var mı?

Evet! Doğru bir eğitim doğru bir öğretim; istenilen kıvamda dosdoğru insanların şekillenmesine sebebiyet vereceğinden kimsenin kuşkusu yoktur. Bu durum geçmişten gelen bir gelenektir.

İcrası doğru yapıldığında eğitimin ve öğretimin insanın düşüncesini ve davranışlarını şekillendirmesindeki katkısı yadsınamaz, küçümsenemez. Bu durumu inkar eden de yok zaten. Verilen eğitimin ve öğretimin gelişen şahsiyet üzerindeki ederinin formal veya informal olması arasında da bir fark yoktur. Yeter ki doğru yerde ve doğru bir argüman kullanılsın. Çünkü doğru argüman, istenilen sonuç için vazgeçilmez bir başlangıçtır.
Tasarlanan eğitim; şekillenmesi istenen ve arzu edilen insan profiline uygun olmasına da dikkat edilmesinde fayda mülahaza ediyorum.
O halde; “Nasıl bir eğitim, öyle bir insan profili?”

Rabbiyle barışık, dinini seven, dinine bağlı, dini vecibelerini yerine getiren, ahlaklı, topluma ve insanlara saygılı, sözünün eri, hile ve desiseleri bilmeyen, yalanı asla kullanmayan bireylerin yetişmesini istiyorsanız, mensubu olduğunuz dinin öngörülerinden yola çıkmanız, eğitiminizi ve öğretiminizi serdedilen emir ve yasaklar çerçevesinde donatmanız kaçınılmazdır. Çünkü insan; kendisine empoze edilen eğitimin ve öğretimin en tipik semeresidir, en tipik göstergesidir. Kendisine verilen eğitimin aynasıdır insan. O halde aynadan görünmesini istediğiniz şeyi verin!

Bireyin, ailenin ve toplumun ana değerlerini belirleyen, şekillendiren, sevk ve idare eden ana bileşenler kuşkusuz dindir. Dinin müdahale etmediği, sevk ve idaresine karışmadığı hususlar yoktur.

Müslüman ülkelerinin birey, aile ve toplum yapısı ile Avrupa ülkelerinin birey, aile ve toplum yapısı birbirinden çok farklıdır. Haliyle sahip oldukları değerler de ulaşmak istedikleri hedefler da birbirinden uzaktır.

Avrupa toplumu ile Müslüman toplumunun kan uyuşmazlığı her zaman vardır ve olmaya da devam edecektir. Çünkü beslendikleri ana gıdalar farklıdır. Bunun en önemli sebebi kişiye yön veren, aileyi birbirine bağlayan, toplumu sevk ve idare eden ana bileşenin dini değerler olmasından kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Avrupa toplumunda vicdana hapsedilen, sosyal hayatta hiçbir şekilde zuhur etmeyecek bir din mevcut iken Müslüman ülkelerde hayata yön veren, sosyal hayatta uyulması gereken bir din vardır.

Birbirinden çokça farklı bu iki toplumun cem edilmesi, kaynaştırılması ve aynı potada eritilmesi düşünülemez. Yapıldığı zaman Müslümanlar Hristiyanlaşır. Hem Avrupai bir yaşama sahip olmak, o kültürle beslenmek hem de Müslüman kalmak ve dini vecibeleri yerine getirmek pek mümkün değildir.

Buradan yola çıkarak dini vecibelere uygun davranmasını isteyen insanlarımızdan dini vecibelerden fersah fersah uzak, tamamıyla Avrupa Hristiyan kültürünün yansıması olan bir yaşamı, bir düşünceyi dayatmaya çalışmaları iki farklı kişiliğe yol açmaktadır. İki arada bir derede kalan kimi insan hem Müslümanlığından vazgeçmeyerek alelusul kimi ibadetini yerine getirmeye çalışacak hem de kendisine dayatılan karma bir yaşam tarzına uygun hareket edecek. Alın size iki farklı karakterli, iki farklı yüzlü insan.

Siyonist işgal rejimi Batı Şeria Filistin