İnatlaşanlar İlahlaşanlardır - Nihat GÜÇ

TAKİP ET

İnatlaşanlar İlahlaşanlardır - Nihat GÜÇ Eleştiriyi bilmiyoruz

İnatlaşanlar İlahlaşanlardır - Nihat GÜÇ

Eleştiriyi bilmiyoruz. Haliyle neyi eleştireceğimizi de bilemiyoruz. İnsanları eleştirebiliriz. Kitapları eleştirebiliriz. Yapılan iş ve işlemleri eleştirebiliriz. Hatta insani olan her şeyi eleştirebiliriz. Bunun da bir kuralı olmalıdır. Bu kural da Kur’an ve Sünnet’e uygunluktur. Ancak eleştirdiğimiz şey inanarak bağlandığımız, emir ve yasaklarına teslim olduğumuz kendi dinimiz olamaz.

Din; inanmayı, bağlanmayı ve teslim olmayı gerektirir. İnanılan, bağlanılan ve teslim olunan bir din, nasıl eleştirebiliyor, kural ve kaideleri hedef tahtasına konularak atış serbest diyebiliyor bir insan.

Bir Yahudinin, bir Hristiyanın, bir mecusinin, bir ateistin benim dinimi eleştirmesi kadar normal bir durum yok. Ancak anormal olan durum inandığını söyleyen birisinin dini emir ve yasakları arasında laik yaşantısına uygun bir şekilde seçmece davranmasıdır. Sanki karpuz seçiyor adam. Gerçi Allah’ın dinine inanmayan insanlardan başka bir şey beklemiyorum.

Hemen her şeyi oluruna bırakan sözüm ona medeni(!) arkadaş; dini naslar karşısında çok cesur. Bu konuda pervasızca davranıyor. Belki de "Medeni cesaret" dedikleri şey bu olsa gerek. Ya da “Medeni cesaret” kavramı sadece dine karşı kullanılan bir argüman. Artık bu medeniyet nasıl bir medeniyetse... Ama bu cesaretini yanlış yerde kullanıyor. Keşke; şirk, küfür, nifak, batıl ve atıl unsurlara karşı kullanabilseydi bu hasletini, bu eleştirisini, bu duruşunu. Eskiden "Cahil cesareti" diye bir kavramımız vardı. Şıp deyip oturuyor bu tanımlamaya.

Ayet hadis demeden pervasızca biçiyor, yakıp yıkıyor ortalığı. “Bad-el harab-ül Basra”dan sonra kendine ve keyfine göre şekillenmesini istediği yeni bir dinin duvarlarını örüyor. Belki de zevk meselesidir bu. Zevkine uyan, heva ve hevesine karışmayan, doğrularına müdahale etmeyen, yanlışlara yol veren bir duvarı örmekle meşgul.

Benim dinden öğrendiğim dini naslara teslim olunur. Dini naslar hedef tahtasına konularak teslim alınmaya kalkışılmaz. Keyfi uygulamaya tabi tutulmaz. Böyle yapan insanların sonunu gördük daha önce, hem de kaç sefer.
Birçok şeyi bir çırpıda yok sayabiliyor bu arkadaş. Nerede şekillendiği, besin kaynağını bilemediğimiz aklı ilahlaştırmaktan geri kalmıyor. Zatı muhterem aklına uymayan her şeye "Uydurma yaftası" vurabiliyor. Sanki son teknoloji harikası, etiket üretim fabrikası.

Madem ki bu din Allah’ındır. O halde kural ve kaideleri, emir ve yasakları arasında seçmece davranamazsın. İşime gelen ve gelmeyen kurallar diye ayıklamaya kalkışamazsın.

Bu din Allah’ın olduğuna göre bizim "doğrudur" dediklerimiz ile Allah'ın "doğrudur" dedikleri mutlaka mutabık olmalıdır. Biz Allah’a uyacağız hem de kayıtsız ve şartsız bir şekilde. Aksi taktirde vay halimize.

Dikkat etmemiz gereken önemli nokta şu: Allah’ın bildirimlerine rağmen doğruları ve yanlışları belirleme yetkisi bizde değildir. Şayet bu konuda inatlaşıyorsak ilahlaşıyoruzdur.

Hem Vallahi, hem Billahi, hem de Tallahi günümüzün kimi insanı şartlarını kendisinin belirlediği, çerçevesini kendisinin çizdiği, laik ve demokrat yaşantısına paralel bir din oluşturmuş zihninde, çevresinde, yaşamında. Her şeyden korkuyor ama Allah’tan asla.

Allah (c.c.)’ın ve Peygamber (s.a.v.)’in müdahale etmediği bir din, İlahi din değildir. Çünkü bu dinin hiçbir yerinde ne Allah var, ne Peygamber var, ne Kur'an var, ne de İslam'ın serdettiği kurallar ve kaideler. Söylediklerinin ve yaşadıklarının hiçbir yerinde İlahi kurallardan bir emmare bulunmuyor. Zaten İslam'ın kural ve kaidelerine karşı amansız bir savaş veriyor zatı âlileri.

Bu yeni din; "Aklıma uymayan hiçbir şey İslam'i de değildir." anlayışı üzere kurgulanmış.
Onlar hem kendilerini hem de nefislerini ilahlaştıran kimselerdir.

Ayeti kerimede; “Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın; (halini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?” (Casiye/23) şeklinde zikrediliyor.

Kalın sağlıcakla.

şırnak hafız hafize kur'an icazet