israil Bir Daha Mı GAP'a Yerleşiyor?

TAKİP ET

Geçtiğimiz günlerde Rudaw'a bir röportaj veren Hamas liderlerinden Halid Meşal, siyonistlerle normalleşmenin nasıl bir tehlikeye kapı araladığını Mısır ve Ürdün örneği üzerinden verdiği örnekle açıkla

Geçtiğimiz günlerde Rudaw’a bir röportaj veren Hamas liderlerinden Halid Meşal, siyonistlerle normalleşmenin nasıl bir tehlikeye kapı araladığını Mısır ve Ürdün örneği üzerinden verdiği örnekle açıklamaya çalışarak normalleşme sırasına girenlere şu önemli uyarıyı yaptı:

“Elbette İsrail, Mısır ile ilişkilerini normalleştirdi, ancak Mısır bundan bir fayda görmedi. Tam tersine İsrail şimdi Nil Nehri üzerinde, Etiyopya'daki baraj yoluyla Mısır'a karşı komplo kuruyor. Öte yandan Süveyş Kanalı'na alternatif yeni bir kanal açmaya çalışıyor, tüm bu eylemler Mısır'ın ulusal çıkarlarını ve güvenliğini baltalamak için tasarlandı. Aynı şey Ürdün için de geçerli. Ürdün de bu ilişkiden fayda görmedi. Maalesef şu anda bölgedeki bazı Arap ülkelerinde İsrail ile bir normalleşme dalgası var. İsrail, bu bölgenin gerçek yabancısı olmasına rağmen, kendisini bölgenin ortağı gibi resmetmek istiyor.”

Şimdi Meşal’in bu uyarısı burada dursun.

Geçtiğimiz günlerde siyonist israil gazetesi Haaretz'in yazı işleri müdürü Aluf Benn, internet sitesinde israilli diplomat ve sözde israil dışişleri bakanlığının eski Genel Müdürü Yuval Rotem ile röportaj yaptığı bir makale yayınladı.

Makalede Türkiye ile İsrail arasında yaşanan yakınlaşmada piyasada pek de konuşulmayan özellikle GAP konusunda söylenen bazı detaylar dikkat çekiyor.

Siyonizm’in Fırat ve Nil nehirleri arasındaki bölgeyi kendisine vaat edilmiş topraklar (Arz-ı Mev’ud) arasında görmesi ve siyonistlerin daha önceki yıllarda GAP bölgesine olan ilgisi bir araya getirildiğinde, bu iddiaların üzerinde daha fazla durmayı gerektiriyor.

Yayınlanan makalede Rotem, israil'in Güneydoğu Anadolu Projesi'ndeki (GAP) rolü de dâhil olmak üzere israil-Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin güçlendirilmesine yol açan medya ve kamuya açıklanmamış nedenlerin bulunduğunu belirtti.

Rotem, israil'in Güneydoğu Anadolu Projesi’ndeki rolü ve Irak'ın karşılaşması muhtemel krizler hakkında kendisine yöneltilen bir başka soruya da yanıt olarak, GAP gibi büyük bir projenin başta baraj inşaatı ve su endüstrisi olmak üzere kendilerinin çeşitli alanlardaki uzmanlığına ihtiyaç duyduğunu ve bu sebeple bu alanda rollerinin önemli olduğunu vurguladı.

Rotem, israil'in bu dev GAP projesine katkısının sadece kendi ekonomisi için gerekli olmadığını, aynı zamanda israil'in Türkiye'deki müttefikleriyle müzakereler yoluyla birçok stratejik hedefe ulaşmayı hedeflediğini de sözlerine ekledi.

Bu ikili ilişkilerde kamuoyuna açıklanmayan nedenler neler? Türkiye’deki bu müttefikler kim? Müzakere yoluyla ulaşmak istediği stratejik hedefler nelerdir? Şimdilik bu sorular cevap beklese de tüm bu soruların cevaplanması elbette çok önemli bir mesele olsa gerek…

Irak ve Suriye'nin Dicle ve Fırat nehirlerinin sularını kontrol etmesinin İsrail'in çıkarlarına ters olduğunu belirten Rotem,“Irak ve Suriye üzerinde baskı kurmanın bir yolunu bulmak zorundayız ve bu sebeple her iki ülkenin de su güvenliğini kontrol etmekten başka iyi bir yol yok. İki nehri kontrol etmenin de en iyi yolu baraj yapmaktır ve biz Türkiye'de bunu yaptık.”

Rotem’in bu sözleri, Siyonistlerin GAP Projesi yapımı sürecinde ne kadar etkili olduğunu bir daha gözler önüne seriyor. Bölgede siyonistler adına yüzlerce yabancı ve yerli şirketin faaliyet gösterdiği, Şanlıurfa’da çok sayıda arazinin Siyonistler tarafından satın alındığı günleri hatırlayın.

Makalede bu ikili ilişkilerin bir ayağını da siyonist lobilerin çok etkin olduğu ve Türkiye’nin son dönemde Ermenistan ile yaşanan savaşta desteklediği Azerbaycan oluşturuyor.

Rotem, 2022 yılı sonuna kadar Türk topraklarının Azerbaycan topraklarına bağlanmasını umduğunu, Tel Aviv ve Ankara’nın bu hedefe ulaşmak için Rusya ile işbirliği yapmaya hazırlandığını iddia ediyor.

Rotem, “Türkiye ile israil arasında bir yakınlaşma ve işbirliği bugün mümkündür; iki ülkenin Azerbaycan'da da pek çok ortak çıkarı bulunmaktadır ve bu çıkarlar, israil'in son zamanlarda Türkiye'nin Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olmayı başardı. Türkiye sınırlarını Azerbaycan ile paylaşıyor ve bu Türkiye için en önemli jeopolitik avantaj ve israil bundan faydalanabilir. Bu jeopolitik özellik, Akdeniz'in Hazar Denizi'ne bağlanmasına yol açmakta ve büyük bir stratejik öneme sahip olup, israil, Türkiye ve Azerbaycan arasında üçlü ilişkilere duyulan ihtiyacı kanıtlamaktadır.”

Bu iddialara bakıldığında;

-Türkiye’nin, yaşadığı ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için ciddi bir su yönetimine ihtiyaç duyduğu, ayrıca bölgesel güç olma arzusu nedeniyle Azerbaycan üzerinden Kafkasya’ya ve Türki Cumhuriyetlere ulaşmak istediği ve bunun için de Azerbaycan’da etkili olan siyonist lobilerden istifade etmek istediği anlaşılıyor.

- siyonist rejimin Türkiye’yi, normalleşme adı altında oluşturduğu Arap Bloğuna çekmeyi, ayrıca GAP üzerinden Fırat ve Dicle sularını kontrol ederek İran etkisine giren Irak ve Suriye’yi de aynı bloğa katmak istediği anlaşılıyor.

Şimdilik bu iddiaların ne kadar doğru olup olmadığını elbette bilmiyoruz ama bildiğimiz tek doğru, Türkiye’nin herkesi şaşırtacak şekilde siyonist rejim ile ilişkileri geliştirdiği ve Meşal’in de yukarıda uyardığı gibi Siyonistlere elini verenin kolunu kaptırdığı…

Ve son söz olarak onların bir planı varsa elbette Rabbimizin de bir planı vardır…

Kaynak: Yakın Doğu Haber

lübnan hizbullah filistin güney lübnan