Urfa Kapı Tokmakları
Soğuk beton yüzleriyle, pencereleri gökyüzüne değil de başka bir pencereye açılan daracık odalar, dar ve karanlık merdivenler, tek tip kapılar, aynı kapıyı kullanan, ama bir birini tanımayan, selam ve
Soğuk beton yüzleriyle, pencereleri gökyüzüne değil de başka bir pencereye açılan daracık odalar, dar ve karanlık merdivenler, tek tip kapılar, aynı kapıyı kullanan, ama bir birini tanımayan, selam vermeyen kullandıkları ortam kadar soğuk insanlarıyla, kuş sesi, müzik sesi de olsa bir o kadar ruhsuz kapı zilleri olan apartmanlar hayatımıza girmeden evvel;
Bir fincan kahve, bir tutam tuz, bir avuç kül için kapımızı çalan, randevu almadan, çat kapı gelen, hal-hatır soran güler yüzlü kap karşı, him komşularımız vardı.
Dağ yatılarımız, sıra gecelerimiz, akşam oturmalarımız, hikâyelerimiz, tandır sohbetlerimiz, adetlerimiz, geleneklerimiz- göreneklerimiz vardı. Evlerimiz üst üste değil, yan yana, omuz omuzaydı, insan insandan kaçmadan, insan insana yük olmadan evvel…
Parke taşı döşeli, yüksek duvarlı, gergef gibi işlenmiş sıcak yüzlü, daracık sokaklarımız, sokaklarımızda satıcı sesleri, at arabalarının tekerleklerinden çıkan ninni güzelliğinde ritmik sesler, makamla anıran merkeplerimiz vardı…
Sokaklarımız süsleyen kabaltılar çeşmeler, soluk-binek taşlarımız, saray yavrusu evlerin cumbaları, ahşap pervazlı pencereler, süslemeli büyük haclı kapılarımız ve bu kapıların zarif tokmakları vardı…
Geçmişte taşı konuşturan mozaik ustalarının şakirtleri, taşı gergef gibi işlemiş, naçarlar tahtayı dile getirmiş, bakırcı ustaları hünerleriyle mutfak eşyalarımızı, sofralarımıza konan kapkacağı süslemişler. Demirci ustaları boş durur mu, demiri ateşle terbiye etmişler…
Demir, ustaların elinde bazen zarif merdiven korkulukları, bazen pencerelere parmaklık olmuş, bazen de şiir inceliğinde kapı tokmakları olmuş...
Bu narin ve zarif tokmaklar, bazen kuş, bazen akrep, bazen bir bayan eli, bazen bir erkek eli ve çeşitli motiflerle ustaların marifetli ellerinde sokak kapılarımıza güzellik katmışlardır.
Tahta kapı, teneke kapı, enikli kapı, çenetli kapıları bu zanaat harikası eserler bir genç kızını kulağındaki küpe gibi süslemişlerdir.
Bu kapı tokmaklar kapıların büyüklüğü/ ev sahibinin maddi durumuna da gösteriyordu. Bazı küçük tahta kapıların tokmakları sade ve basit halkadan oluşmaktayken, büyük görkemli kapıların tokmakları daha çok emek verilmiş, ustalık işi olan tokmaklar olurdu.
Büyük kapılarda genelde çifte tokmaklı olurdu. Sebebi gelen kişinin erkek mi, kadın mı olduğu konusunda ev sahibine bilgi vermektir. Tokmakların altına konulan sac levha tokmağın vurulmasıyla farklı ses çıkarmaktadır. Kapıyı çalan kişi hangi tokmak ile kapıyı çalacağını bilir. Büyük tokmakla kap çalındığında, gelen kişinin erkek olduğu anlaşılır ve kapıyı erkek kişi açar. Küçük tokmak çaldığında, gelen kişinin kadın ya da çocuk olduğu anlaşılır kapıyı bayan açar.
Bu ince düşünceli, şair ruhlu güzel insanların yaşadığı saray yavrusu hayatlı evleri, modern olmak uğruna soğuk, ruhsuz apartmanlara, asık suratlı komşulara, evin içinde bile herkesin kendi odasına çekilip, bir birlerine yabancı olan apartman hayatına kurban ettik.
İnsanlığımızı, adetlerimizi, komşu haklarımızı, hal/hatır sormalarımızı cami avlusuna bırakır gibi bırakıp kaçtık geçmişimizden.
Ne apartmanlı olabildik, nede adetlerimizden kopa bildik.
İki arada, bir derede bocalayıp duruyoruz…