İyilik çok yönlü ve çok muhteşem bir kavramdır. Allah iyilik edenleri sever. Bunu bildikten sonra kötülük yapmak akıl tutulmasıdır.
İyilik aynı zamanda, İncitmeden, kırmadan, dökmeden hakikati anlatmak ve aktarmaktır.
Eskiden küçükler, büyüklere saygı göstermek zorundaydı adeta öyle yetiştirilirdi, lakin gününüzde çocuğunda olsa, yeğenin de olsa artık sert veya emrivaki konuşmak onların kin ve nefretini arttırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Esasen muhatap kim olursa olsun yumuşak sözle ve güzel bir üslup ile anlatmak en doğrusu idi.
Birgün Ahmet bey Almanya'daki yeğenine sert bir uyarı ile giyim ve davranışının İslama uymadığını ve namaz kılması gerektiğini söylemiş lakin bu uyarı yeğeninin hesabina gelmemiş ve hoşuna hiç gitmemişti. Ve üstüne üstlük kinini ve nefretini kazanmıştı. Bir müddet sonra yine üstüne varmış ve yeğenine kızmıştı fakat öyle bir tepkiyle karşılanmıştı ki, Ahmet bey neye uğradığını şaşırmıştı, vay be eski zaman’da böyle değildi. Ya zaman değişmişti yada insanlar değişmişti. Uzun süre yeğeni ile konuşmuyordu. Fakat üslubunun yanlış olduğununda farkına varmıştı artık. Düzeltmek için düzelmek gerektiğini anlamış ve bundan sonra daha dikkatli olma ve anlatırken adeta pamuk gibi yumuşak ve baldan daha tatlı bir dilinin olması hem kendi yararına hemde muhatabının yararına olacağını anlamıştı. Zorlama ile çözümün ters orantılı olduğunu da anlamıştı Ahmet bey. Aslında söyledikleri doğruydu ama üslubunun yanlış olması hasebiyle olumlu bir netice alamamıştı .
Yıllar sonra birgün yeğeni ile konuştu ve geçmişte üslup olarak yanlış yaptığını söyledi özür diledi yeğeninden.
Yeğeni; Estağfurullah Dayıcığım ! Esasen bende seni anlamadım aslında sen benim iyiliğim için söyledin fakat bende cahil idim dedi ve aradaki buzlar çözülmeye başladı.
Bazen gurur gelir insana ben nasıl özür dilerim o benden küçük yada yeğenim gibi yersiz düşünceler gelir insanın aklına. Ama konu insan kazanmaksa gerekirse özürde dilenir hediyede alınır, Yeterki insan islamdan uzaklaşmasın.
İnsanlar çok şeye şahit olmuştur hayat serüveninde, Gerek olumlu gerek olumsuz çok şeyle karşılaşmıştır. Bazen şaşırır, bazen kızar, bazen gülümser, bazen ağlarsınız. Esas yanlış olan insanın ağlaması gereken yerde gülmesi, Rahatlaması gereken yerde zorlanmasıdır, yada olması geren yerde mekanda bulunmamasıdır. Nasıl ki balık suda hayat buluyor ise, Müslüman’da camide ibadet halinde hayat bulur. Oysa Müslümanın kendine yapacağı en büyük İyiliği Namaz kılmasıdır, ve sırasıyle diğer ibadetlere de ehemmiyet vermesidir. Müslümanın kendine yapacağı bir diğer Büyük ve çok önemli İyilik ise Haramlardan kaçmasıdır. Ve elde ettiği bilgileri ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktır. Belki istemeyenlerde olur, isteyen de olur, Ama önemli olan insanın halis niyetidir. Çünkü hidayet Allahtandır.
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Fussilet süresi 34. Ayeti.
Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir. Fussilet süresi 35. Ayeti.
“Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mü'mindir.” (İbn Mace, Edep,57.)
Rabbul alemin bizi, iyilik edip iyilik bulanlardan ve iyilerle beraber olanlardan eylesin.
Selam ve dua ile…
İyilik aynı zamanda, İncitmeden, kırmadan, dökmeden hakikati anlatmak ve aktarmaktır.
Eskiden küçükler, büyüklere saygı göstermek zorundaydı adeta öyle yetiştirilirdi, lakin gününüzde çocuğunda olsa, yeğenin de olsa artık sert veya emrivaki konuşmak onların kin ve nefretini arttırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Esasen muhatap kim olursa olsun yumuşak sözle ve güzel bir üslup ile anlatmak en doğrusu idi.
Birgün Ahmet bey Almanya'daki yeğenine sert bir uyarı ile giyim ve davranışının İslama uymadığını ve namaz kılması gerektiğini söylemiş lakin bu uyarı yeğeninin hesabina gelmemiş ve hoşuna hiç gitmemişti. Ve üstüne üstlük kinini ve nefretini kazanmıştı. Bir müddet sonra yine üstüne varmış ve yeğenine kızmıştı fakat öyle bir tepkiyle karşılanmıştı ki, Ahmet bey neye uğradığını şaşırmıştı, vay be eski zaman’da böyle değildi. Ya zaman değişmişti yada insanlar değişmişti. Uzun süre yeğeni ile konuşmuyordu. Fakat üslubunun yanlış olduğununda farkına varmıştı artık. Düzeltmek için düzelmek gerektiğini anlamış ve bundan sonra daha dikkatli olma ve anlatırken adeta pamuk gibi yumuşak ve baldan daha tatlı bir dilinin olması hem kendi yararına hemde muhatabının yararına olacağını anlamıştı. Zorlama ile çözümün ters orantılı olduğunu da anlamıştı Ahmet bey. Aslında söyledikleri doğruydu ama üslubunun yanlış olması hasebiyle olumlu bir netice alamamıştı .
Yıllar sonra birgün yeğeni ile konuştu ve geçmişte üslup olarak yanlış yaptığını söyledi özür diledi yeğeninden.
Yeğeni; Estağfurullah Dayıcığım ! Esasen bende seni anlamadım aslında sen benim iyiliğim için söyledin fakat bende cahil idim dedi ve aradaki buzlar çözülmeye başladı.
Bazen gurur gelir insana ben nasıl özür dilerim o benden küçük yada yeğenim gibi yersiz düşünceler gelir insanın aklına. Ama konu insan kazanmaksa gerekirse özürde dilenir hediyede alınır, Yeterki insan islamdan uzaklaşmasın.
İnsanlar çok şeye şahit olmuştur hayat serüveninde, Gerek olumlu gerek olumsuz çok şeyle karşılaşmıştır. Bazen şaşırır, bazen kızar, bazen gülümser, bazen ağlarsınız. Esas yanlış olan insanın ağlaması gereken yerde gülmesi, Rahatlaması gereken yerde zorlanmasıdır, yada olması geren yerde mekanda bulunmamasıdır. Nasıl ki balık suda hayat buluyor ise, Müslüman’da camide ibadet halinde hayat bulur. Oysa Müslümanın kendine yapacağı en büyük İyiliği Namaz kılmasıdır, ve sırasıyle diğer ibadetlere de ehemmiyet vermesidir. Müslümanın kendine yapacağı bir diğer Büyük ve çok önemli İyilik ise Haramlardan kaçmasıdır. Ve elde ettiği bilgileri ihtiyaç sahiplerine dağıtmaktır. Belki istemeyenlerde olur, isteyen de olur, Ama önemli olan insanın halis niyetidir. Çünkü hidayet Allahtandır.
İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman bir de göreceksin ki seninle aranızda düşmanlık bulunan kimse kesinlikle sıcak bir dost oluvermiş! Fussilet süresi 34. Ayeti.
Bu sonuca ancak sabırlı olanlar ulaşabilir, yine buna ancak (erdemlerde) büyük pay sahibi olanlar ulaşabilir. Fussilet süresi 35. Ayeti.
“Kim bir iyilik yaptığında seviniyor, bir kötülük yaptığında üzülüyorsa o mü'mindir.” (İbn Mace, Edep,57.)
Rabbul alemin bizi, iyilik edip iyilik bulanlardan ve iyilerle beraber olanlardan eylesin.
Selam ve dua ile…