Şükür evvela, Allah'ü Teala'ya her türlü nimetlerinden dolayı hal ve hareketleri ile, söylemleri ile minnettar olup, teşekkür edebilmektir. İstifade etmemiz için verdiği her şeye şükredip, azametini, büyüklüğüne gücüne ve varlığına götüren delilleri düşünerek boyun eğmektir. Şükür: Yüce Yaratıcının emrine teslim olup, yasakladığı şeyleri kendine yasak etmektir. Şükrün tersi nankörlüktür.
Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed Mustafa (S.A.V) onun kulu ve elçisidir. Demek ki Yüce Allah'a teslim olup şükretmektir.
Namaz Allah'ın emri olup kulun günde beş vakit Yüce Yaratıcısına secde ederek ona bedeninin şükrünü ifa etmesidir. Namaz kılmamak ise Allah'ın emrine karşı çıkarak nankörlük etmektir. Oysa dünyevi manada menfaatinden dolayı bağlı bulunduğu işin patronuna yada idarecisine itaat edip boyun büker de her şeyi ve her canlıyı yaratan, yöneten, rızıklandıran, yaşatan ve öldüren Yüce yaratıcısına boyun eğmesi, secde etmesi, kulluk etmesi son derece doğal ve olması gereken değil midir?
Yine oruç tutmak sağlığın şükrü olup tutan kişinin Yüce Allah'a sabır ve şükür ile beraber dua etmesi kulluğunun bir göstergesidir. Sağlığı yerinde olduğu halde oruç tutmayanlar nankörlük etmişlerdir.
Zekat malın şükrüdür. Zekatın kırkta biri fakirlere otuz dokuzu ise hak sahibinde kalmak sureti ile hem fakir sevinecek hem de zengin malını bereketlendirecektir. Ne ilginçtir ki kimi zenginler "ben kazandım bu malı, kimsenin bunda hakkı yok" deyip nankörlük etmektedirler.
Hacca gitmek hem mali hem bedeni bir ibadettir malı ve sağlığı yerinde olanlar için farzdır. Kutsal beldeye gitmeleri ve Yüce Allah'a şükretmeleri onların yararına olacaktır. Aksine gitme olanağı olup da girmemek nankörlüktür.
Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Ant olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir." (İbrahim/7)
Gördüğünüz üzere şükretmenin nimeti arttıracağını, bereketlendireceğini görüyoruz. Nankörlükte ise Allah'ın gazabına, kızmasına vesile olacağını görüyoruz.
Yine Allah:" Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi." (Araf/12)
Görüldüğü üzere Allah'ın emrine karşı gelmek, yapmamak nankörlüktür. En büyük nankör İblistir. Namaz kılmayanların cehenneme atılacağı gün gelmeden ayılıp Tevbe etmek, namaz kılmayan Müslüman kardeşlerimizin bir önce başlamalarını nasip eylesin Yüce Yaratan.
"Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" (Araf/10)
"Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız, Allah’ın nimetine şükredin."( Nahl/114)
"O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!" (Mü’minun/78)
"İçtiğiniz suyu hiç düşünmez misiniz?
Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz; yoksa onu indiren biz miyiz?
Dileseydik onu içilmesi mümkün olmayan tuzlu, acı bir su yapardık. Öyleyse şükretmeniz gerekmez mi?" (Vakıa/68-70)
Hayatımızın temel ihtiyaçlarından biri olan sudur. Onu bulutlardan indiren biz değil, elbette Allah Teâlâ’dır. Suyun oluşumunda bizim hiçbir müdâhale ve yardımımız yoktur. Ondaki tasarruf da bütünüyle Cenâb-ı Hakk’a aittir. O halde onu içmemiz için en uygun özelliklerde yaratan Rabbimiz, dilese onu tuzlu ve acı yapabilir ve bizi bu büyük nimetten mahrum bırakabilir. Bu nimetlere nankörlük değil, şükretmek lazım gelir.
De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!” (Mülk/23)
"Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör."
(İnsan/3)
Bir gün Âişe annemiz ona: “Allah senin geçmişte yaptığın, gelecekte yapabileceğin bütün hatâlarını bağışladığı hâlde, kendini niçin bu kadar yoruyorsun?” diye sordu. Peygamber Efendimiz de: “Bu lütuflarından dolayı Allah'a çok şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap verdi. (Buhari, Müslim)
Yüce Allah Zümer süresi 66. Ayetinde şöyle buyurur: "Hayır; yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol."
Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân’dan (r.a.) rivâyet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Mü’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64)
Değerli Müslüman kardeşim!
Şükret ki İmanın var.
Şükret ki İlahın var.
Şükret ki İhsanın var.
Şükret ki İslam'ın var.
Şükret ki İbadetin var.
Şükret ki İtaatin var.
Şükret ki İhlasın var.
Şükret ki İnsafın var.
Şükret ki İmkanın var.
Yoksa bu özelliklerin bir kısmı yok mu sende?
Unutma ki Allah Nankörleri sevmez...
Şükredenleri ise sever ve mükafatlandırır.
Alemlerin Rabbi olan Allah bizleri şükredenlerden eylesin. Nankör olanlardan uzak kılsın. (Amiin)
Selam ve Dua ile...
Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed Mustafa (S.A.V) onun kulu ve elçisidir. Demek ki Yüce Allah'a teslim olup şükretmektir.
Namaz Allah'ın emri olup kulun günde beş vakit Yüce Yaratıcısına secde ederek ona bedeninin şükrünü ifa etmesidir. Namaz kılmamak ise Allah'ın emrine karşı çıkarak nankörlük etmektir. Oysa dünyevi manada menfaatinden dolayı bağlı bulunduğu işin patronuna yada idarecisine itaat edip boyun büker de her şeyi ve her canlıyı yaratan, yöneten, rızıklandıran, yaşatan ve öldüren Yüce yaratıcısına boyun eğmesi, secde etmesi, kulluk etmesi son derece doğal ve olması gereken değil midir?
Yine oruç tutmak sağlığın şükrü olup tutan kişinin Yüce Allah'a sabır ve şükür ile beraber dua etmesi kulluğunun bir göstergesidir. Sağlığı yerinde olduğu halde oruç tutmayanlar nankörlük etmişlerdir.
Zekat malın şükrüdür. Zekatın kırkta biri fakirlere otuz dokuzu ise hak sahibinde kalmak sureti ile hem fakir sevinecek hem de zengin malını bereketlendirecektir. Ne ilginçtir ki kimi zenginler "ben kazandım bu malı, kimsenin bunda hakkı yok" deyip nankörlük etmektedirler.
Hacca gitmek hem mali hem bedeni bir ibadettir malı ve sağlığı yerinde olanlar için farzdır. Kutsal beldeye gitmeleri ve Yüce Allah'a şükretmeleri onların yararına olacaktır. Aksine gitme olanağı olup da girmemek nankörlüktür.
Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Ant olsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir." (İbrahim/7)
Gördüğünüz üzere şükretmenin nimeti arttıracağını, bereketlendireceğini görüyoruz. Nankörlükte ise Allah'ın gazabına, kızmasına vesile olacağını görüyoruz.
Yine Allah:" Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? (İblis): Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın, dedi." (Araf/12)
Görüldüğü üzere Allah'ın emrine karşı gelmek, yapmamak nankörlüktür. En büyük nankör İblistir. Namaz kılmayanların cehenneme atılacağı gün gelmeden ayılıp Tevbe etmek, namaz kılmayan Müslüman kardeşlerimizin bir önce başlamalarını nasip eylesin Yüce Yaratan.
"Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!" (Araf/10)
"Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız O’na ibadet ediyorsanız, Allah’ın nimetine şükredin."( Nahl/114)
"O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!" (Mü’minun/78)
"İçtiğiniz suyu hiç düşünmez misiniz?
Onu bulutlardan siz mi indiriyorsunuz; yoksa onu indiren biz miyiz?
Dileseydik onu içilmesi mümkün olmayan tuzlu, acı bir su yapardık. Öyleyse şükretmeniz gerekmez mi?" (Vakıa/68-70)
Hayatımızın temel ihtiyaçlarından biri olan sudur. Onu bulutlardan indiren biz değil, elbette Allah Teâlâ’dır. Suyun oluşumunda bizim hiçbir müdâhale ve yardımımız yoktur. Ondaki tasarruf da bütünüyle Cenâb-ı Hakk’a aittir. O halde onu içmemiz için en uygun özelliklerde yaratan Rabbimiz, dilese onu tuzlu ve acı yapabilir ve bizi bu büyük nimetten mahrum bırakabilir. Bu nimetlere nankörlük değil, şükretmek lazım gelir.
De ki: “Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz!” (Mülk/23)
"Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik; artık o isterse şükreden olur, isterse nankör."
(İnsan/3)
Bir gün Âişe annemiz ona: “Allah senin geçmişte yaptığın, gelecekte yapabileceğin bütün hatâlarını bağışladığı hâlde, kendini niçin bu kadar yoruyorsun?” diye sordu. Peygamber Efendimiz de: “Bu lütuflarından dolayı Allah'a çok şükreden bir kul olmayayım mı?” diye cevap verdi. (Buhari, Müslim)
Yüce Allah Zümer süresi 66. Ayetinde şöyle buyurur: "Hayır; yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol."
Ebû Yahyâ Suheyb İbni Sinân’dan (r.a.) rivâyet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Mü’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece mü’minde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64)
Değerli Müslüman kardeşim!
Şükret ki İmanın var.
Şükret ki İlahın var.
Şükret ki İhsanın var.
Şükret ki İslam'ın var.
Şükret ki İbadetin var.
Şükret ki İtaatin var.
Şükret ki İhlasın var.
Şükret ki İnsafın var.
Şükret ki İmkanın var.
Yoksa bu özelliklerin bir kısmı yok mu sende?
Unutma ki Allah Nankörleri sevmez...
Şükredenleri ise sever ve mükafatlandırır.
Alemlerin Rabbi olan Allah bizleri şükredenlerden eylesin. Nankör olanlardan uzak kılsın. (Amiin)
Selam ve Dua ile...