Yazar İkbal arayışından vazgeçmiyor! Üstad'ın mezarı başında açıklama yapacak!

1960 yılında darbeciler tarafından Şanlıurfa’da Dergâh Camisinde bulunan kabri, bir gece yarısı açılarak naaşı kaçırılan Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi’nin kayıp naaşının bulunması için yürütülen çalışmalar devam ediyor.

Bu anlamda çeşitli platformlarda girişimlerde ve açıklamalarda bulunan Yazar Abdulkadir İkbal, Üstad’ın kayıp naaşının bulunması için yeni bir çalışma yapacağını açıkladı.

Daha önce defalarca bazı girişimlerde bulunduğunu ama bu girişimlerin sonuçsuz kaldığına dikkat çeken İkbal, bu konuda çalışma yürütmüş bazı siyasetçi ve yazarlarla birlikte daha güçlü bir çalışma yapacağını belirterek tüm Urfa halkına çağrıda bulundu.

Bediüzzaman Said-i Nursi’nin kayıp naaşının bulunması için çeşitli girişimlerde bulunduğunu ifade eden İkbal, ’Bizim de bu konuda girişimlerimiz oldu. Yani Reis-i Cumhur'a, Başbakan'a, İçişleri Bakanına, Genel Kurmay’a bazı yazılar yazmıştım. İçişleri Bakanlığından cevap geldi, öbürlerinden gelmedi. İçişleri Bakanı Urfa'yı işaret ediyordu. Diyordu; 'Urfa'dan sorun'… Urfa'dan gitti niye Urfa'dan soralım? Bize daha sormayın diyor. Urfa'ya havale etti. Fakat zaman zaman bunu gündeme getirdik. Basın toplantıları yaptık, Urfa'da olduğunu söyledik. Urfa'da askeri mezarlıkta, askeri şehitlikte. O Karakoyunlu kenarına ufak bir askeri şehitlik var, orada olduğunu söyledik. Bazı deliller, şahitler var dedik ama öyle kaldı.” ifadelerini kullandı.

Üstad’ın naaşının bulunması için daha önce Şanlıurfa’da söz veren Meclis Başkanı Kurtulmuş’un, Meclis Başkanı olmasıyla birlikte yetkisinin arttığını hatırlatan İkbal, Kurtulmuş’un verdiği sözü tutması gerektiğini söyledi.

İkbal, “Numan Kurtulmuş Urfa'ya ilk geldiği gün o zaman milletvekiliydi, Numan Bey Urfa'da bir açıklama yaptı. Televizyonda söyledi, radyoda söyledi, basına düştü. Dedi ki 'ben Said Nursi'nin mezarı ile ilgili çalışma yapacağım'. Sonra Ankara'da bürosuna gittim. Fakat kendisini bulamadım o zaman. Numan Beyle görüşemedim. Ankara'ya gittim, kendisini göremedim, bazı evrakları da verecektim. Bu konuda bazı delileri de kendisini verecektim. Göremeyince öyle kaldı.” şeklinde konuştu.

“Bu konu üzerinde yeni bir çalışma yapacağım. Başka çare kalmadı”

Geçen günlerde bir basın toplantısı yaptığını belirten İkbal, “Tabii yine cevap çıkmadı, basına düştü, internete düştü ama yine cevap çıkmadı. Cevap çıkmadı diye biz bu işin peşi bırakacak değiliz. Devletin nasıl çalıştığını, kimler tarafından yönettiği tam bilmiyoruz. Elbette bir derin devlet var ama bir hükümet de var. Yani iradesini kullanıp bir hükümet de var artık. Yani şimdi hükümet derin devleti falan da dinlemiyor, yani derin derin devlet geride kaldı. Derin devletin birçok adamların içeri aldılar. Yani bu konu üzerinde yeni bir çalışma yapacağım. Başka çare kalmadı.” diye konuştu.

“Bu talebi yenileyeceğiz ve bu sefer güçlü bir irade ile bunu yapacağız”

Üstad’ın naaşının bulunması için yeni bir çalışma yapacağını belirten İkbal, Üstad’ın kabri başında bazı siyasilerle birlikte güçlü bir mesaj vereceğini belirtti.
İkbal, şöyle devam etti:

“Nazım Hikmet'in mezarını getirmek istediler. Rusya kabul etmedi. Ahmet Kaya'nın mezarını getirmek istediler Avrupa'dan; onu da varisleri kabul etmedi. Şimdi Adnan Menderes'in, rahmetli Hasan Polatkan'ın diğer bir arkadaşlar da vardı, onların mezarını getirdiler. Bir anıt mezar yaptılar. Said Nursi'nin de cesedi neredeyse getirin. Eski yerine koyun. Zaten mezarı belli. Mezarı götürülmemiş, naaşı yok içinde. Naaşı neredeyse bulup getirin yerine koyun. Bu talebi yenileyeceğiz ve bu sefer güçlü bir irade ile bunu yapacağız. Allah nasip ederse. Yakın zamanda olacak. Urfa milletvekillerine çağrıda bulunacağım. Başka durmak isteyenler de gelsinler dursunlar.”

“Madem ki Urfa'ya geldi, Urfalıların üzerinde bir hakkı var”

Urfa halkına çağrıda bulunan İkbal, Urfalıları Üstad Bediüzzaman’a karşı vefa borçlarını ödemesi gerektiğini belirterek, “Urfalıları da Bediüzzaman'a sahip çıkması lazım. Madem Bediüzzaman zaman kendini Urfalılara bıraktı, Urfa'ya geldi. Bir insan vefatı anında der ki beni kendi benim memleketime götürün. Annemin babamın yanına götürün der ama Bediüzzaman ne diyor? 'Atamın bir menzili olan beni Urfa'ya yetiştirin.' Madem ki Urfa'ya geldi, Urfalıların üzerinde bir hakkı var. İnşallah bütün Urfalılar ve Bediüzzaman'a sahip çıkar. Başta reis-i cumhur olmak üzere diğer yetkililer de bu meselenin çözümü için bir çalışma yaparlar. Bu meselede böylece hal olmuş olur inşallah.”

Özel Haber: Osman Gülebak

HABER MERKEZİ